Safra Kesesi Taşları
Safra kesesi, karaciğerde üretilen safrayı depolayan ve yemeklerden sonra yağ sindirimi için safrayı bağırsaklara boşaltan bir organdır. Safra kesesinde taş oluşumunun birkaç sebebi vardır. Safra içeriğinin yoğunlaşması ve bu yoğunluğun çökelmesi, safra kesesi ve etrafının iltihapları, bazı kan hastalıkları (sferositoz gibi) ve safra akımının yavaşlamasına sebep olan tıkanıklıklar gibi oluşumlar safra kesesi taşlarına sebep olabilir. Safra kesesinde taş oluşumunda, kadın olmak, 40 yaşın üzerinde olmak, kilolu olmak, ailede bu hastalıkların bulunması ve yüksek kolesterol seviyeleri etkilidir. Yiyeceklerin taş oluşumuna doğrudan bir katkısı yoktur. Safra kesesi taşları, özellikle yemek sonrası hazımsızlık, bulantı, karın ağrısı, şişkinlik ve geğirme gibi şikâyetlere yol açar. Bu şikâyetleri olan bir kişide safra kesesinde taş tespit edilmiş ise şikâyetin kaynağı safra kesesi taşlarıdır. Bazen hastanın şikâyetleri daha çok mide rahatsızlığını da düşündürür. Bu durumda ameliyat öncesi mideyi de kontrol etmek için mide görüm yapılır. Eğer hastanın şikâyetleri ameliyattan sonra geçmemiş ise yine mide görüm yapmak gerekir. Bazı bağırsak hastalıkları, karaciğer ve pankreas hastalıkları da hazımsızlık sebebi olabilir. Bir kişide safra taşı tespit edilmişse her durumda safra taşlarını tedavi etmek gerektiğinden ameliyat olmak gerekir. Safra taşlarının halen geçerli tek tedavisi ameliyattır. Böbrek taşlarında olduğu gibi kırma ve düşürme gibi tedavi yöntemleri yoktur. Safra kesesi ameliyatı yapılmazsa öncelikle, hazımsızlık şikâyeti devam eder. Daha kötüsü eğer taşlar safra kesesinden çıkıp safra yollarına düşecek kadar küçük ise (birkaç milimetre) safra kanalında tıkanmaya, dolayısıyla şiddetli ağrıya ve sarılığa yol açarlar. Biraz daha büyük olanlar, safra kesesinin çıkışını tıkayarak safra kesesinin şişmesine ve iltihabına sebep olurlar. Bu durumlar acil ameliyatı gerektirirler. Günümüzde safra kesesi taşının en uygun ameliyat şekli kapalı (laparoskopik) yöntemdir. Bazı hastalarda geçirilmiş ameliyatlar sebebiyle ya da kapalı ameliyatın teknik olarak yapılamadığı safra kesesi iltihabı durumlarında açık ameliyat da uygulanabilir. Kapalı ( laparoskopik ) ve açık ameliyatta, karın içindeki işlemler her iki yöntemde de aynıdır. Safra kesesi bağlantılarından ayrılarak çıkarılır. Sadece karın duvarında ki işlemler farklıdır. Açık ameliyatta karında bir kesi vardır, ameliyat sonrası hastanede daha fazla kalmak gerekir, iyileşme süresi daha uzundur, günlük hayata dönüş daha uzun zamanda olur ve ameliyat izi vardır. Kapalı yöntemde kesi ve iz yoktur. Karın duvarında 3-4 adet delikten ameliyat yapılır, hastanede daha az kalınır, günlük hayata erkenden dönülür ve ağrı daha azdır. Hem açık hem kapalı ameliyat genel anestezi altında yapılmaktadır. Safra taşları, safra kesesinin bir hastalığıdır. Sadece taşlar alınırsa bir süre sonra aynı taşlar tekrar oluşur. Safra kesesi olmadan da normal hayatımızı devam ettirebiliriz. Bu sebeple sadece taş almak şeklinde bir tedavi yoktur ve safra kesesi taşlarla birlikte alınır. Ameliyattan sonra safra kesesinin görevini karaciğer üstlenir. Yağ sindirimi için gereken safra hızlıca karaciğerde üretilip depolanmadan bağırsaklara salınır. Bu uyum sürecinde de geçici olarak hazımsızlık hissedilebilir. Bu sürede ilaç tedavisi uygulanır. Vücut yeni duruma alışınca başka ilaca gerek kalmaz. Safra kesesi ameliyatından sonra başka bir hastalık yoksa açık ameliyat için 2 gün, kapalı ameliyat için 1 gün hastanede kalmak yeterlidir. Hastalar arasında farklılık olmakla beraber kapalı ameliyatta bazen 3 ncü gün, bazen bir hafta sonra, açık ameliyatta 15-20 gün sonra günlük hayata dönülebilir. Safra kesesi alındığı için safra kesesi taşı bir daha oluşmaz. Ama safra yollarında nadir de olsa taş oluşabilir. O taşların da başka tedavi yöntemleri vardır.Yaş ilerledikçe kalp ve akciğer hastalıkları geliştiğinde safra kesesi ameliyatının riskinin artacağı düşünülürse ameliyatı erkenden yapmak daha avantajlıdır. Özellikle şeker hastalarında şikâyet olmasa da ameliyatı erken dönemde yapmak gerekir.Eğer polip oluşumu varsa, polipler safra kesesinin iç yüzeyini örten tabakanın et beni şeklinde çoğalmalarıyla veya kolesterol kristali birikimiyle oluşurlar. Polipler birden fazla sayıda olup şikâyete sebep oluyorsa taş gibi değerlendirip aynı ameliyat yapılır. Polipin ebadı 1 cm. ‘ den fazla ise kanserleşme riski sebebiyle ameliyat edilir. Küçük ve şikâyete sebep olmayanlar, aralıklı dönemlerde ultrason ile takip edilirler. Bazen safra kesesi içinde taş olmadan da safra kesesinin iltihaplanması sebebiyle veya safra kesesinin uyumsuz çalışması sebebiyle ameliyat yapılabilir. Bu durumlarda da sanki taş varmış gibi hastaların hazımsızlık şikâyetleri olur.
Safra kesesi, karaciğerde üretilen safrayı depolayan ve yemeklerden sonra yağ sindirimi için safrayı bağırsaklara boşaltan bir organdır. Safra kesesinde taş oluşumunun birkaç sebebi vardır. Safra içeriğinin yoğunlaşması ve bu yoğunluğun çökelmesi, safra kesesi ve etrafının iltihapları, bazı kan hastalıkları (sferositoz gibi) ve safra akımının yavaşlamasına sebep olan tıkanıklıklar gibi oluşumlar safra kesesi taşlarına sebep olabilir. Safra kesesinde taş oluşumunda, kadın olmak, 40 yaşın üzerinde olmak, kilolu olmak, ailede bu hastalıkların bulunması ve yüksek kolesterol seviyeleri etkilidir. Yiyeceklerin taş oluşumuna doğrudan bir katkısı yoktur. Safra kesesi taşları, özellikle yemek sonrası hazımsızlık, bulantı, karın ağrısı, şişkinlik ve geğirme gibi şikâyetlere yol açar. Bu şikâyetleri olan bir kişide safra kesesinde taş tespit edilmiş ise şikâyetin kaynağı safra kesesi taşlarıdır. Bazen hastanın şikâyetleri daha çok mide rahatsızlığını da düşündürür. Bu durumda ameliyat öncesi mideyi de kontrol etmek için mide görüm yapılır. Eğer hastanın şikâyetleri ameliyattan sonra geçmemiş ise yine mide görüm yapmak gerekir. Bazı bağırsak hastalıkları, karaciğer ve pankreas hastalıkları da hazımsızlık sebebi olabilir. Bir kişide safra taşı tespit edilmişse her durumda safra taşlarını tedavi etmek gerektiğinden ameliyat olmak gerekir. Safra taşlarının halen geçerli tek tedavisi ameliyattır. Böbrek taşlarında olduğu gibi kırma ve düşürme gibi tedavi yöntemleri yoktur. Safra kesesi ameliyatı yapılmazsa öncelikle, hazımsızlık şikâyeti devam eder. Daha kötüsü eğer taşlar safra kesesinden çıkıp safra yollarına düşecek kadar küçük ise (birkaç milimetre) safra kanalında tıkanmaya, dolayısıyla şiddetli ağrıya ve sarılığa yol açarlar. Biraz daha büyük olanlar, safra kesesinin çıkışını tıkayarak safra kesesinin şişmesine ve iltihabına sebep olurlar. Bu durumlar acil ameliyatı gerektirirler. Günümüzde safra kesesi taşının en uygun ameliyat şekli kapalı (laparoskopik) yöntemdir. Bazı hastalarda geçirilmiş ameliyatlar sebebiyle ya da kapalı ameliyatın teknik olarak yapılamadığı safra kesesi iltihabı durumlarında açık ameliyat da uygulanabilir. Kapalı ( laparoskopik ) ve açık ameliyatta, karın içindeki işlemler her iki yöntemde de aynıdır. Safra kesesi bağlantılarından ayrılarak çıkarılır. Sadece karın duvarında ki işlemler farklıdır. Açık ameliyatta karında bir kesi vardır, ameliyat sonrası hastanede daha fazla kalmak gerekir, iyileşme süresi daha uzundur, günlük hayata dönüş daha uzun zamanda olur ve ameliyat izi vardır. Kapalı yöntemde kesi ve iz yoktur. Karın duvarında 3-4 adet delikten ameliyat yapılır, hastanede daha az kalınır, günlük hayata erkenden dönülür ve ağrı daha azdır. Hem açık hem kapalı ameliyat genel anestezi altında yapılmaktadır. Safra taşları, safra kesesinin bir hastalığıdır. Sadece taşlar alınırsa bir süre sonra aynı taşlar tekrar oluşur. Safra kesesi olmadan da normal hayatımızı devam ettirebiliriz. Bu sebeple sadece taş almak şeklinde bir tedavi yoktur ve safra kesesi taşlarla birlikte alınır. Ameliyattan sonra safra kesesinin görevini karaciğer üstlenir. Yağ sindirimi için gereken safra hızlıca karaciğerde üretilip depolanmadan bağırsaklara salınır. Bu uyum sürecinde de geçici olarak hazımsızlık hissedilebilir. Bu sürede ilaç tedavisi uygulanır. Vücut yeni duruma alışınca başka ilaca gerek kalmaz. Safra kesesi ameliyatından sonra başka bir hastalık yoksa açık ameliyat için 2 gün, kapalı ameliyat için 1 gün hastanede kalmak yeterlidir. Hastalar arasında farklılık olmakla beraber kapalı ameliyatta bazen 3 ncü gün, bazen bir hafta sonra, açık ameliyatta 15-20 gün sonra günlük hayata dönülebilir. Safra kesesi alındığı için safra kesesi taşı bir daha oluşmaz. Ama safra yollarında nadir de olsa taş oluşabilir. O taşların da başka tedavi yöntemleri vardır.Yaş ilerledikçe kalp ve akciğer hastalıkları geliştiğinde safra kesesi ameliyatının riskinin artacağı düşünülürse ameliyatı erkenden yapmak daha avantajlıdır. Özellikle şeker hastalarında şikâyet olmasa da ameliyatı erken dönemde yapmak gerekir.Eğer polip oluşumu varsa, polipler safra kesesinin iç yüzeyini örten tabakanın et beni şeklinde çoğalmalarıyla veya kolesterol kristali birikimiyle oluşurlar. Polipler birden fazla sayıda olup şikâyete sebep oluyorsa taş gibi değerlendirip aynı ameliyat yapılır. Polipin ebadı 1 cm. ‘ den fazla ise kanserleşme riski sebebiyle ameliyat edilir. Küçük ve şikâyete sebep olmayanlar, aralıklı dönemlerde ultrason ile takip edilirler. Bazen safra kesesi içinde taş olmadan da safra kesesinin iltihaplanması sebebiyle veya safra kesesinin uyumsuz çalışması sebebiyle ameliyat yapılabilir. Bu durumlarda da sanki taş varmış gibi hastaların hazımsızlık şikâyetleri olur.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder